1 Eylül 2014 Pazartesi

Papazkarası'nın muhteşem dönüşü

Bir zamanların en popüler yerli şraplarından kırmızı Papazkarası, yeniden üretilmeye başlandı. Kaybolmakta olan bir üzüm ve nefis şarabı, yeniden diriliyor...



İki ay önce Fransa'nın şampanya başkenti Reims'ta, Ruinart şampanyalarının düzenlediği "Avrupa'nın En İyi Sommelier'leri" yarışmasındaydım. Yarışmaya katılan tek Türk olan Harun Dursun, ilk günkü sözlü sınavların ardından heyecanla yanıma geldi ve "Biliyor musunuz, Türkiye'den de iki şarap soruldu" dedi. Jüri, yarışmacılara ayrı ayrı 50 tane şarap ve ülke ismi vermiş, bunları eşleştirmelerini istemişti. Türkiye'den de Papazkarası ve Buzbağ şarapları listeye konmuştu.

Allah Allah... Bizim bile unuttuğumuz, hiçbir yerde izine rastlamaz olduğumuz Papazkarası'nı, taa Reims'taki şarap eksperleri nereden biliyorlardı? Demek ki bu şarap zamanında o kadar kaliteli ve ünlüydü ki, Avrupa'da bile bir başka gururumuz olan Buzbağ'la birlikte şöhret kazanmıştı.

Türkiye'ye dönünce bu şarabın akıbetini biraz kurcaladım. Kırklareli bölgesinin bu siyah üzümü, literatürde "Çok iyi bir şaraplık üzümümüz" olarak geçiyordu. Türk şarapçılığına yıllarca yön gösteren profesörler Arif Akman ile Turgut Yazıcıoğlu, 1960'ta yayınlanan "Fermantasyon Teknolojisi" kitaplarında "Normal şartlar altında yetişen senelerde Papazkarası üzümü şarapları birçok yabancı kırmızı şarapla rekabet edebilecek evsaftadır. Güzel kırmızı renkli ve kendine has bukelidirler. İhraç şansları fazladır" diyorlardı.

Bu üzümden aynı isimli bir şarabı 1950'ler ve 60'larda Aral firması üretip ün kazandırmış, Tekel de bugün başka üzümlerden yaptığı Trakya şarabını aynı yıllarda bu üzümden üretmişti. Hatta geçenlerde içtiğim Papazkarası'ndan yapılmış 1960'ların bir Trakya şarabı, hâlâ içilebilir güzellikteydi. Üzüm iyi işlenince o denli iyi bir şarap vermişti ki, 40 yıl sonra bile şaraptan hoş lezzetler alınabiliyordu, şarap bunca yıla rağmen "ölmemişti"...

İşte bir zamanların bu ünlü, ama sonra da unutulan şarabı, iyi şaraplar üretme tutkusuyla yanıp tutuşan genç bir üreticinin elinde yeniden hayat buldu. Tekirdağ'ın Hoşköy'ündeki Melen Şarapçılık'ın sahibi ziraat mühendisi Cem Çetintaş, bölgede eskisi kadar yetiştirilmeyen, yetiştirilenleri de büyük şarap üreticilerinin harmanlarına az miktarda giren bu nadir üzümlerin iyilerini satın aldı ve tek başına şaraba işledi. Böylece üretilen birkaç bin şişe Melen Papazkarası, İstanbul'daki marketlerde 7.5 milyon lira fiyatla satışa sunuldu.

1999 rekoltesi Papazkarası, mürdüm eriğini çağrıştıran aroma ve tadlara sahip. Genç karakterli, meyvemsi, içimi çok hoş bir şarap bu. Lezzet olarak Burgonya bölgesinin Pinot Noir şaraplarını andırıyor. Zaten şarap eksperleri arasında Papazkarası'nın Trakya bölgesine adapte olmuş Pinot Noir üzümü olduğuna dair söylentiler de var. "Pinot karası, bizim burada Papaz karası olmuş" diyor bazıları.

Kökeni ne olursa olsun, Papazkarası gerçekten çok iyi şarap veriyor. Bu üzümün şarapları, yıllanabilme özelliğine de sahip. Ama piyasadakiler Çetintaş'ın yeni denemeleri olduğundan, yıllanınca nasıl bir sonuç vereceğini görebilmek için birkaç yıl daha beklemek gerek.

Umarız, ünü hâlâ Avrupa'da bile yaşayan bu üzümü yeniden canlandırmak için, diğer şarap üreticileri de kolları sıvar... Umarız, yokolmak üzereyken ilgi gösterilerek hayata döndürülen Kalecik Karası üzümleri gibi, Papazkarası da şarap üreticilerinden aynı ilgiyi ve şefkati görür...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder